Bir elinde gül bir elde câm geldin sâkiyâ
Kangısın alsam güli yahud ki câmı ya seni
NEDİM
DİVAN EDEBİYATIMIZDAN SEÇMELER
GÜLDESTE
Hazırlayan: Hülya CANPOLAT
GAZEL
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana
Bûy-ı gül takdir olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-aman ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin aya kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül n’oldun ne hâl olmuş sana
Leblerün mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La’lin öpdürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
NEDÎM
GAZEL
Çıkalı göklere âhum şereri döne döne,
Yandı kandîl-i sipihrün ciğeri döne döne
Ayağı yir mi basar zülfüne ber-dâr olanun
Zevk ü şevk ile virür cân ü seri döne döne
Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldı diyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne
Sen durup raks idesin karşuna ben boynum eğem
İne zülfün koca sen sîm-berî döne döne
Ka’be olmasa kapun ay ile gün leyl ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döde
Sen olasın diyü yir yir asılup âyîneler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Ey Necâtî yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urup okıya bu şi’r-i teri döne döne
NECÂTÎ
GAZEL
Gitdin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdır sensiz
Mey-i zehrâb-ı sitem sâgâr-ı gerdânı bile
Bağa sensiz bakamam çeşmîme âteş görünür
Gül-i handânı değil serv-i hırâmânı bile
Sineden derd ile bir âh edeyin kim dönsün
Aksine çarh-ı felek mihr-i dırahşanı bile
Hâr-i firkatinle Neşâtî-i hazînin vâ-hayf
Dâmen-i ülfeti çâk oldu giribânı bile
NEŞÂTÎ
GAZEL
Hevâyı ışka uyup kuy-ı yâre dek giderüz
Nesîm-i subha refîküz bahâre dek giderüz
Pelas-pâre-i rindî be-dûş ü kâse be-kef
Zekât-ı mey virilür bir diyâre dek giderüz
Tarîk-i fâkada hem-kefş olup Senâî’ye
Cenâb-ı Külhânî-i Lâyhâre dek giderüz
Verüp tezelzül-i Mansûrı sâk-ı arşa temâm
Hudâ Hudâ diyerek pây-ı dâre dek giderüz
Ederse kand-ı lebün hâtır-ı mezâka hutûr
Diyâr-ı Mısra değül Kandehâre dek giderüz
Felek girerse kef-i Nâ’ilîye dâmânun
Senünle mahkeme-i Girdgâre dek giderüz
NÂ’İLÎ
GAZEL
Beni candan usandırdı cefâdan yar usanmaz mı
Felekler yandı âhumdan murâdum şem’i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd ider ihsân
Niçün kılmaz bana dermân beni bîmâr sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânum töker kan çeşm-i giryânum
Uyarur halkı efgânum kara bahtum uyanmaz mı
Gül-i ruhsâruna karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gamum pinhan dutardum ben didiler yâra kıl rûşen
Disem ol bîvefâ bilmen inanur mı inanmaz mı
Değildüm ben sana mâil sen ettün aklumı zâil
Bana ta’n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdur hemîşe halka rüsvâdur
Sorun kim bu ne sevdâdur bu sevdâdan usanmaz mı
FUZÛLÎ
GAZEL
Bir devlet içün çerhe temennâdan usandık
Bir vasl içün ağyâra müdârâdan usandık
Hicrân çekerek zevk-i mülâkâtı unuttuk
Mahmûr olarak lezzet-i sahbâdan usandık
Düştük kati çoktan heves-i devlete ammâ
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
Bir gamla dahi dest ü gir’ibandan usanmaz
Bir yâr içün ağyar ile gavgadan usandık
N’âbî ile ol âfetin ahvâlini naklet
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâdan usandık
NÂBÎ